Osmanlı Devleti’nde on dokuzuncu asırda yetişen en büyük ilim ve devlet adamı. Asıl adı Ahmed olup, babası İsmâil Ağa, annesi Topuzoğullarından Ayşe Sünbül Hanım’dır. 27 Mart 1822’de Lofça’da doğdu. 1895’de Bebek’teki yalısında vefât etti. Cenazesi, Fâtih Câmii’nin bahçesindeki kabristanlığa defnedildi.
İtibarlı bir aileden olan Cevdet Paşa, ilk tahsiline Lofça’da başladı ve müftî Hâfız Ömer Efendi’den sarf, nahiv, belagat, fıkıh ilimlerini öğrendi. Halebî ve Mültekâ’yı okudu. Ayrıca Hâfız Mehmed Efendi’den, mantık ve beyân ilimlerini tahsil etti. Yaradılıştan zekî ve kabiliyetli olduğu gibi, pek çalışkandı. Dedesinin yardımı ile 1839’da İstanbul’a geldi. Önce Fâtih Câmii’ndeki derslere devam etti. Devrin büyük âlimlerinden İmâmzâde Es’âd, Antakyalı Saîd, Şâkir ve Kara Halil efendilere talebe oldu. Din ilimlerinin yanı sıra müsbet ilimleri öğrenmek için Mühendishâne-i berrî-i hümâyûnda muallim olan miralay Nuri Bey’den matematik, astronomi, târih ve coğrafya dersleri aldı. Karşılığında Nuri Bey’e din ilimlerini öğretti. O devirde çok meşhur olan Murâd Molla tekkesine giderek Fârisî öğrendi ve Mevlânâ’nın Mesnevî’sini bitirerek icazet alıp mesnevîhan oldu. Dîvânçe’sinde bulunan şiirlerin çoğunu bu tekkeye devam ettiği sırada yazdı.
1844’de yirmi iki yaşında iken Çanat pâyesi ile Rumeli kaleminde kâdı oldu. Bir sene sonra İstanbul rüûsunu aldı ve müderris olarak İstanbul câmilerinde ders verme hakkını elde etti. Zamanın şeyhülislâmı Ârif Hikmet Bey tarafından sadrâzam Mustafa Reşîd Paşa ile tanıştırıldı. Bu arada Emin Efendi isimli bir zâttan Fransızca öğrendi. 1848’de Eflak ve Boğdan’da çıkan karışıklık üzerine Bükreş’e giden Fuâd Paşa’ya sadrâzamın şifahî talimatını götürmeye me’mur edildi ve bir ay sonra İstanbul’a döndü. 13 Ağustos 1850 târihinde Meclis-i maârif âzâlığı ile Dârül-muallimîn müdürlüğüne tâyin edildi. Yeni kurulan bu okulu ıslâh etti. Talebenin tahsisatını arttırdı. Mektebe alınma ve kabul edilme şartlarını ve imtihan usûllerini nizâmnâmelerle tesbit ettirdi. Bu vazifeye başlamadan önce Fuâd Paşa ile Bursa’ya gitti. Orada Kavâid-i Osmâniyye kitabı ile Şirket-i hayriyye nizâmnâme’sinin esaslarını hazırladı. Kavâid-i Osmâniyye, 1851’de Encümen-i dâniş’in açılış merasiminde sultan birinci Abdülmecîd Han’a takdîm edildi ve basılması için Pâdişâh tarafından emir çıkarıldı. Aynı sene Encümen-i dâniş’e asîl üye seçildi ve kendisine târihle ilgili bir eser yazması ile Mukaddime-i İbn-i Haldun’un tercüme ve neşri görevi verildi.
Cevdet Paşa, 1852’de Mısır vâlisi Abbâs Paşa ile Mehmed Ali Paşa arasındaki ihtilâfı gidermek için Fuâd Paşa ile Mısır’a gitti. İki ay kadar orada kaldıktan sonra geri dönüp Encümen-i dâniş’deki vazîfesine başladı. Târih-i Cevdet nâmıyla meşhur kıymetli eserinin üç cildini 1854’de bitirip sultan Abdülmecîd Han’a sundu. Eseri çok beğenen sultan, rütbesini yükseltti ve vak’anüvisliğe tâyin etti. Bu vazîfesi sırasında bir yandan Târih-i Cevdet’in diğer cildlerini, bir taraftan da zamanın siyâsî, içtimaî hâdiselerini kaleme alarak Tezâkir-i Cevdet’in hazırlıklarıyla meşgûl oldu. 1856’da Galata Mollası olan ve 1857’de Mekke payesini kazanan Cevdet Paşa, daha sonra Meclis-i âlî-i tanzîmât âzası oldu ve ceza kânununun hazırlanmasında büyük hizmetleri geçti. Arazî kanunnâmesini yazmak için kurulan komisyona da reîs seçildi.
1859’da Kıbrıslı Mehmed Paşa’nın Rumeli müfettişliği sırasında yanında bulunan Cevdet Paşa, buradaki hizmetleri sayesinde 1861’de İstanbul payesini elde etti. Aynı senenin Temmuz ayında Meclis-i âlî-i tanzîmât ile Meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliyyenin birleştirilmesiyle kurulan Meclis-i vâlâda üye oldu. Nizâmnâmesini kendisinin kaleme aldığı bu mecliste üç ay kalabildi. Akabinde İşkodra’ya olağanüstü komiseri olarak gönderildi. Sonra, Anadolu kazaskerliği payesi ile Bosna-Hersek müfettişliğine gönderildi (1863). Birbuçuk sene kadar kaldığı bu vazîfede bölgenin nizâmını sağladı. 1866’da ilmiye sınıfından vezirliğe yükseltilerek Halep vâliliğine tâyin edildi. İki sene sonra yeni kurulan Dîvân-ı ahkâm-ı adliyyeye başkan tâyin edildi.
Cevdet Paşa’nın başkanlığında Mecelle cemiyeti adıyla ilmî bir hey’et toplandı. Memleketin en kıymetli hukuk âlimlerinin iştirak ettiği bu meclis, Ahkâm-ı kur’âniyyeyi kânun şekline sokup, bütün milletlerin kıymet verdiği Mecelle adındaki kitabı hazırlıyarak, büyük hizmet etti. Mecelle’nin sekizinci kitabının hazırlığı tamamlandığı sırada, efkâf-ı hümâyûn nezâretine tâyin edildi (1873). Aynı senenin Nisan ayında da maârif-i umûmiye nâzırlığına getirildi. Bu sırada Mecelle’nin dokuzuncu kitabını yayınladı. Sıbyân mekteblerinde, rüşdiye ve idadilerde gösterilen derslerin programlarını yaptırdı ve gerekli kitapların hazırlanması için komisyon kurdu. Bu komisyonun isteği üzerine Kavâid-i Türkiyye, Âdâb-ı Sedâd, Mi’yâr-ı Sedâd isimli eserlerini hazırladı.
1874’de Hüseyin Avni Paşa’nın oyunu ile Yanya vâliliğine tâyin edilen Cevdet Paşa, kısa bir süre sonra İstanbul’a çağrılarak önce maârif, sonra da adliye nâzırlığına tâyin edildi. 1876’da Rumeli teftişine gönderildi. Mahmûd Nedîm Paşa’nın etkisiyle Suriye vâliliğine gönderildi ise de, Nedîm Paşa’nın azli üzerine, bu vazifesine başlamadan tekrar maârif nâzırlığına getirildi. Edhem Paşa’nın sadrâzamlığı sırasında yeni kurulan, dâhiliye nâzırlığına tâyin edildi. Karşı olduğu 1877 Rus harbinin başlamasına engel olamadı. 1878’de tekrar Suriye’ye vâli olarak gönderildi. Bu vazifesi sırasında Kozan’da çıkan isyânı bastırdı. Bir müddet sonra tekrar İstanbul’a çağrılarak adliye nâzırlığına getirildi. Bu vazîfesi sırasında Mekteb-i Hukûk’un açılmasını sağladı ve burada usûl-i mahkeme-i hukûkiyye ve belâgat-ı Osmâniyye dersleri verdi. 1882’de adliye nâzırlığından ayrıldı. İlmî çalışmalarına devam ederek Târih-i Cevdet’i tamamladı. 1886’da tekrar adliye nâzırlığına getirildi ise de kısa süre sonra bu görevden ayrıldı. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın emriyle Mecâlis-i âliyyede me’mur oldu. Bu zaman zarfında eserlerini tamamladı.
Âlim, fâdıl, edîb, tarihçi, büyük devlet adamı ve çok yönlü bir kişiliği olan Cevdet Paşa, muhtelif sahalarda pek çok eser vermiştir. Eserlerinin önemlileri şunlardır: 1- Târih-i Cevdet, 2- Tezâkir-i Cevdet, 3- Mâruzât, 4- Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, 5- Hilye-i saadet, 6- Mecmûa-i Aliyye, 7- Mecelle, 8- Arâzi kânunu, 9- Tapu nizâmnâmesi, 10- Muvakkat talimnamesi, 11- Dîvânçe-i Cevdet, 12- Kavâid-i Osmâniyye, 13- Belâgât-ı Osmâniyye, 14- Kavâid-i Türkiyye, 15- Ma’lûmât-ı nâfi’a, 16- Takvîm-ül-edvâr-mîyâr-ı sedâd, 17- Âdâb-ı Sedâd fil-ilm-il-âdâb, 18- Hülâsât-ül-beyân fî te’lîf-il-Kur’ân, 19- Âsâr-ı ahd-i Hamîdî.
Telif Hakkı 2024 My Beloved Prophet.